24 Ocak 2013 Perşembe

SİGARA SEVDİKLERİNİZİ ÖLDÜRMEDEN..


 KİTAP ÇALIŞMALARI 


Sigara içmeyenlerin sigara içen sevdiklerine nasıl yardım edecekleri konusunda ne kadar çaresiz kaldıklarına o kadar çok tanık oldum ki! 

Haklılar... insanın sevdiği birisinin kendini yavaş yavaş öldürdüğünü görmesi ve yardım edememesi korkunç bir işkencedir. 

Sigara içmeyen birisi olarak sigara içen sevdiğinizi anlamakta zorlandığınızı ve onun için çok üzüldüğünüzü biliyorum. Ona nasıl yardım edeceğinizi bilmiyorsunuz. Ne deseniz ne yapsanız olmuyor, hala içiyor. 

Bu kitabı sizin için yazdım. Sigara içen sevdiklerinizi daha iyi anlamanız ve onlara yardım edebilmeniz için. Bu kitabı okuduktan sonra onlara bakış açınız değişecek, ne yapıp ne yapmamanız gerektiğini öğreneceksiniz.
ÖNSÖZ
   Bence sigara konusunda dünyada korkunç bir ikiyüzlülük yaşanıyor! Birileri sigara içmek istemeyen gencecik insanları sigaraya başlatıyorlar, bağımlı yapıyorlar, bırakmaktan korkar hale sokuyorlar, sonra da başka birileri zorla sigara bıraktırmaya çalışıyorlar. Bence içenin hiç suçu yok. Ama okuyup siz karar verin...

  Bir kadın hamile olduğunu öğrendiği anda sigarayı bırakması gerektiğini düşünür. Fakat sigarayı bırakmasına yardım edemeyen doktoru, çaresizlik içinde "pazarlık" yaparcasına "bare günde 4-5 tane iç, azalt" der. Tabi azaltması çok içmesinden daha iyidir. Ancak hala içiyor olması, hem anneyi fiziksel ve zihinsel bir işkenceye ve vicdan azabına sürükler, hem de karnındaki bebeğin nikotin bağımlısı doğmasına, ömür boyu üst solunum yolu enfeksiyonlarına maruz kalma ihtimalini artırmasına, bağışıklık sisteminin güçsüz olmasına yol açar. Nikotin bağımlısı doğan bebek doğduğu an doktoru çıkıp bir "rahatlama sigarası" yakar-en azından öyle sanır. Dışarıdaki stres içindeki baba bir kutlama sigarası yakar-en azından öyle sanır. Dokuz ay on gündür azaltmaya çalışan ve sigaranın kıymetini zihinsel olarak arttıran anne ise bebeğini kucağına almadan balkona çıkıp bir sigara içme hayali kurar! Böyle bir dünyaya doğar bebek! Tüm tanıdıklar heyecanla eve bebeği görmeye gelirler. Baba herkese gururla bebeğini gösterir. Salona geçtikleri zaman herkese kutlama anlamında bir sigara ikram eder. Ailenin yeni üyesinin gelişini sigaralarla "taçlandırdıklarını" sanırlar. Bebek büyür dört beş yaşına gelir ve televizyonda her öğleden sonra en sevdiği çizgi filmi bekler heyecanla. Atının üzerinde bir kovboy, kafasında bir şapka, iyilerin yanında, kötülerin düşmanı…ağzında kanser çubuğu-pardon sigara. Kahramanların da sigara içtiklerini öğrenir çocuk. (Benim zamanımda böyleydi. Çizgi film karakterinin eline ağzına sigara tutuşturmanın çocukların sigaraya başlama ihtimalini çok arttırdığı kanıtlandı ve sonunda bu saçmalığa son verildi) ?

  Okula giderken yada okuldan dönerken mahalledeki ağabeylerinin ablalarının çoğunun sigara içtiklerini görünce dayanamayıp "bir tane de bana verir misiniz deneyeyim" diye sorar. "hadi oradan önce bir büyü de ondan sonra" cevabını alınca, "demek büyükler içebiliyor bunu" diye düşünür. Her akşam yemeğinde babası annesine, "hanım uzat bakayım şuradan bir sigara, bi sigara tüttürmezsem ne anlarım ben bu yemekten" der. Anne babası her tartıştıklarında annesi mutfağa gidip bir yandan ağlarken bir yandan sigara içer. "Üzgünken de içiliyor demek" diye düşünür. Eve gelen misafirlerle birlikte anne baba balkona çıkarak sigara içerler. Sözde çocukları düşünüyorlardır. Ama balkona çıkarak içmeleri sigara içme durumunu daha gizemli ve özel zannettirir çocuklara. (Benim büyüdüğüm evdeki salonda gelen misafirler için sigaralık ve çakmak bulunurdu her zaman.) Okula başladığında ders aralarında oyun oynamak için çıktığı bahçede öğretmenlerinin sigara içtiklerini görür. Hayatındaki diğer çok önemli insan olan öğretmeni de, annesinin, babasının, amcasının, red kit'in yaptığı gibi sigara içiyordur. E öğretmen yapıyorsa yanlış değildir… İşin ilgince sigara içen tüm insanlar ona "bak ben bir hata yaptım, ama sakın sen yapma, içtiğini duyarsam bacaklarını kırarım" derler. "Allah Allah" diye düşünür, "hem herkes pişman hem de herkes içmeye devam ediyor…" Teneffüslerde sigara içtiğini gördüğü öğretmeni, sağlık bilgisi dersinde "sigaranın sağlığa zararlarını" anlatır. Akşam televizyonda ailecek film izlemeye başlarlar. Filmin kahramanın elinin üzerine filmin en stresli anlarında ve en keyifli anlarında bir mozaikleme gelir. Kahramanın eli ve ağzı gözükmez. Ne olduğunu merak eden çocuğa annesi açıklar: "sigara içiyor da onun için". (Ha yine benim zamanımda pek çok filmi "Parl… sigara kulübü sunar"dı!.. hem de gece mavisi gibi romantik bir renk ve romantik bir müzik eşliğinde…) Arkadaşlarıyla birlikte heyecanla sinemaya gider: Avatar. Filmin içindeki en önemi kişilerden birisi olan projenin başındaki bilim kadını sabah makinesinden çıktığı an ilk söylediği cümle: "nerede benim sabah sigaram, çok gerginim" olur. "Ha demek annem babam da bu yüzden sabahları sigara içiyorlar" diye düşünür. Asla o sahnenin orada olmasının tütün sektörünün bir "Ali Cengiz oyunu" olduğunu anlamaz. Hatta Avatar filmine, pek çok insanın akciğerlerinin kararmasına katkısından dolayı "siyah akciğer" ödülü verildiğini de bilmez. Matrix diye başka bir film seyreder. En kritik roldeki "büyücü"nün filmin en kritik açıklamalarını yaptığı yerlerde sigara yakmasının arkasındaki kötü niyeti anlayamaz. (Yine benim zamanımda Rocky vardı. Dünya Şampiyonu kahraman boksörü oynayan Sylvester Stallone'nin, Brown&Williamson tütün firmasından 500.000$ aldığı için filmlerinde sigara içtiğini öğrendiğimde korkunç bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Rocky kim bilir kaç kişiyi sigaraya başlattı!) Sinemadan çıkıp konsere giderler arkadaşlarıyla. Bir bakar ki, sadece sahnedeki şarkıcı değil, aynı zamanda dinlemeye gelen tüm yaşıtları da içiyorlar. Askere gider. "Hadi bakalım burası ana kucağı değil, asker ocağı, burada gün geçmez, yak bir tane de rahatla" diye ağzına sokmaya çalışırlar zorla. Kokusundan nefret ettiği bu garip çubuğu sanki o hariç tüm dünya içiyordur. Direnir…direnir…direnir…ama çok zor. Sanki Dünya ona da denetmek için işbirliği yapmış…ve sonunda doğduğu günden beri ortalama 80.000 kere gördüğü şeyi denemek ister: "Dur bakalım ya neymiş bu böyle?"

  Bu masum denemeden sonra hayatı bir daha asla eskisi gibi olmaz. Hayatının geri kalanını "ipotek" altına alan bir deneyimdir bu. Fakat o bunu asla anlamaz. Birinci sigarası o kadar kötüdür ki, tuzağa düşürüldüğünü fark edemez. Eğer iradesi güçlüyse inat edecek ve vücuduna bu zehirlerle baş etmeyi öğretecektir. Kısa bir süre sonra o da artık "özgürce keyif yapanlar" kulübüne üye olmuştur. Ve başlamadan evvel dünyanın en azılı sigara düşmanı olmasına rağmen artık dünyanın en azılı sigara dostlarındandır.

  Başlamadan-tuzağa düşmeden evvel hiç ihtiyacı olmayan bu çubuk olmadan artık yemek yiyemez, telefonla konuşamaz, sohbet edemez, maç seyredemez, araba kullanamaz, mola veremez, uyanamaz hale dönüşür. Bu değişim günden güne o kadar yavaş olurki o bunu pek fark edemez.

  Ara sıra bırakması gerektiğini düşünür, fakat bırakmanın düşüncesi bile ayaklarını titretir ve "nasıl olsa doğru bir gün gelir bırakırım" diye o kötü günü sürekli erteler.

  Hastalandığında gittiği doktorun cebinde de sigara vardır, hastanenin kapısı önünde bekleyen hasta yakınlarının da…

 Her strese girdiğinde sigara içen ve sigaranın strese iyi geldiğini öğreten annesini sigaradan kaybettikten bir yıl sonra kendisi baba olur. Doğum haberini beklerken zincirleme olarak sigara içiyordur stresten-yani o stresten içtiğini sanıyordur. Haber gelir her şey yolunda diye ve bir keyif sigarası yakar. Aynen kendisi dünyaya geldiğinde babasının yaptığı gibi…

  Ama annesinden daha şanslıdır çünkü eşi içmiyordur ve sürekli bırakmasını istiyordur. Aynı baskıyı iş yerinde de yaşamaya başlar, çünkü patronu sigara molalarına çok fazla çıkıp işgücü kaybı yarattığı için kızar ve bırakmasını söyler.

  Kendi zamanında hiç olmayan "sigara bırak" kampanyaları başlar birden her yerde. Sigara içmek yasaklanmaya başlar kapalı alanlarda. Tabi sigara firmaları bu yasanın delinmesi için çok çaba harcayacaktır ve "içenlerin özgürlüğü ne olacak" diye gerçek olmayan bir sürü zırvalık yapacaktır. "Zaten bir gün bırakmak lazım, bari bırakayım. En azından çocuklarım da benim gibi içmeye özenmezler böylece" diye düşünür. Yardım almak için bir uzmana danışır. Cebinde sigara paketi olan uzman iradesine sahip çıkması gerektiğini söyler. Aslında böylece kendisinin de iradesiz olduğunu söylemiş olan uzman kafasını iyice karıştırır. Bırakamadığı için özgüvenini ve özsaygısını yitirmeye başlar. Bu yüzden çevreden bırak diyen herkese "çok seviyorum sana ne" diye tepki verir. Gizli gizli bırakma denemeleri de işe yaramaz. Zaten denemesini gizliyor olması bile başarısızlığının habercisidir ama o bunu fark etmez. Artık sevdikleriyle, ailesiyle, patronuyla arasına kara kedi gibi girmiştir sigara ve ne yapacağını bilemez.

  Ona denetmek için çaba harcayan dünya bundan sonra da içirtmemek için çaba harcamaya başlar. İŞTE TAM BU SIRADA SEVDİĞİ BİRİSİ BİR GÜN KİTAPÇIDA GEZERKEN "SİGARA SEVDİKLERİNİZİ ÖLDÜRMEDEN" İSİMLİ BİR KİTAP GÖRÜR:

    Zavallı içicinin suçu ne? En masumu içenler değil mi sizce de…


Bu kitapta başka neler mi bulacaksınız?
  • Neden İçiyor ki?
  • Sigara İçen Sevdiklerini Anlamak İçin Bunları Bilmek Zorundasınız!
  • Sakın Bunları Yapmayın!
  • Başla da Rahatlayalım Demeyin!
  • Sigara Sektörünü Bilir misiniz Siz?
  • Asla İşe Yaramayacak Motivasyonlar Nelerdir?
  • Nasıl Yardım Edeceksiniz?
  • Kendinize de Dikkat Edin!
  • Bana Bir şey Olmaz Demeyin!
  • Sigara Yasakları Hakkında Birkaç Cümle
  • Size Yardım Edelim
  • SSS
  • Bize Ulaşın
  • Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder