17 Ocak 2013 Perşembe

Zararlarını Bile Bile Sigara İçmek

Sigaranın sağlığımıza verdiği zararın korkusu aslında bize sigarayı bıraktıracak bir etken olması gerekirdi, değil mi?
Mantık sahibi aklımız “Bırak şu illeti artık. Bak kendini öldürüyorsun, aptal mısın?” der. Fakat aslında bu bir bakıma işimizi daha da güçleştirir.
Sigarayı, örneğin sinirli veya heyecanlı olduğumuz zamanlarda içeriz. Sigara içen birine sigaranın kendisini öldüreceğini söyleyin, ilk yapacağı şey bir sigara yakmak olur.
Buna en çarpıcı örnek İngiltere’nin ünlü kanser tedavi merkezi Royal Marsden Hastanesi’dir. Hastanenin önünde, ülkedeki diğer herhangi bir hastanenin önündekinden daha fazla izmarit vardır, kanserli hastalarını ziyarete gelen sigara içicileri, odayı terk ettikten sonra ilk yaptıkları şey, farkında olmadan bir sigara yakmaktır.
Sigaranın sağlımıza verdiği zararları bilmek bugüne kadar sigarayı bırakabilmeniz için hiçbir işe yaramamasının iki sebebi vardır:
1.    Tiryakiler sigaranın sağlık açısından yarattığı risklerin bilincinde olduklarını düşünürler ama bu doğru değildir.
2.    Bu bildiklerini de zaten düşünmezler veya görmezden gelirler.
  Bu hemen herkes için geçerlidir. Kafamızda her an bir patlama olmasını beklerken ve bu işin sonuçlarına katlanmaya hazır olduğumuza inanırken yalnızca kendinimizi aldatırız.
Paketinizden bir sonraki sigaranızı aldığınızda kırmızı bir lamba yansa ve uyarı sesi, “Evet, bu sigara bardağı taşıran son damla olacak. Şansın varmış, olacaklar hakkında önceden uyarılıyorsun. Şimdiye kadar ucuz atlattın fakat tek bir tane daha sigara içersen beynin uçacak!” deseydi ne olurdu sizce? Hemen bir sigaraya uzanırdınız!
  Yanıt konusunda kuşkunuz varsa trafiğin yoğun olduğu bir anayola çıkın, gözleriniz kapalı olarak kenarda durun ve sigarayı bırakmakla gözleriniz kapalı bir şekilde bu yolu karşıdan karşıya geçmek arasında bir seçim yapmak zorunda olduğunuzu düşünün.
  Nasıl bir seçim yapacağınız konusunda hiç kuşku yok.

Her tiryakinin yaşamı boyunca yaptığı: bir sabah uyanıp sigaradan nefret etme umuduyla gerçekleri gözmezlikten gelirler. Tiryakiler sigaranın sağlık açısından yarattığı riskleri düşünmezler, düşünseler “alışkanlığın” keyfini çıkarma yanılsaması dahi kalmaz.
  Böylece şok etkisi yaratan sigara karşıtı kampanya filmlerin neden bu kadar başarısız olduğu açıklanmış oluyor. Çünkü bu filmleri sigara içmeyen insanlar seyredebiliyor ancak. Bu aynı zamanda tiryakilerin günde kırk tane sigara içen ve seksen yaşına gelen amcalarını neden anımsayıp nikotin yüzünden genç yaşlarında ölen binlerce insanı umursamadıklarını açıklar.

Tiryakilerin bir otobüs altında kalma olasılığı yüzbinlerde bir olduğu halde bu konuda çok dikkatlidirler. Oysa sağlığa zarar verme olasılığı neredeyse kesin olan nikotinin riskine hiç aldırmadan katlanır ve bu zararları görmezlikten gelirler. Ünlü bir İngiliz golf oyuncusu, uçaktan korktuğu için Amerika’daki turnuvalara katılmazdı ama golf sahasına birbiri ardına sigara içerek çıkardı. Ne garip değil mi? Uçağın düşme olasılığı yüzbinlerde birken ufak bir teknik arızadan kuşkulanıp uçağa binmekten korkarız fakat sigaranın dörtte bir oranındaki yüksek riskini umursamadan göze alırız.

  Sigara hakkındaki yaygın başka bir efsane de sigara öksürüğüdür.
Sigara içen gençlerin çoğu öksürmedikleri için sağlıkları açısından endişe etmezler. Aslında durum tam tersidir. Öksürük yabancı maddeleri akciğerlerden dışarı atan doğal bir güvenlik sistemidir. Öksürüğün kendisi bir hastalık değil yalnızca bir belirtidir. Sigara içenler ciğerlerindeki kansere yol açan katran dolu zehirli maddeleri dışarıya atmak için öksürürler.
  Şöyle bir düşünün. Güzel bir arabanız olsa ve bu arabayı hiç acımadan paslanmaya bıraksanız yakında bir pas yığını olup işinize yaramayacak hale geleceğinden aptallık etmiş olursunuz. Yine de bu yüzden dünyanın sonu gelmez; paranız varsa yeni bir tane alırsınız. Bedeniniz sizi yaşamınız boyunca taşıyan araçtır. Hepimiz sağlığın en önemli nimet olduğunu düşünürüz. Bunun ne kadar önemli olduğunu bütün hasta milyarderler onaylayabilirler. Çoğumuz geçmişte yaşadığımız bir hastalık ya da kaza süresince iyileşmek için çok dua etmişizdir. (NE ÇABUK UNUTURUZ.) Sigara içen biri olarak elinizde bir tek olan ve yaşam için gereksinim duyduğunuz aracınızı paslanmaya bırakmakla yetinmiyor aynı zamanda sistemli bir şekilde yok ediyorsunuz.
  Aklınızı başınıza toplayın! Kimse sizi sigara içmeye zorlamaz. Unutmayın: SİGARANIN SİZE HİÇBİR YARARI YOKTUR.
  Başınızı bir dakikalığına gömdüğünüz kumdan çıkarın ve kendinize sorun, bundan sonra içeceğiniz ilk sigaranın vücudunuzda kansere yol açacağını kesin olarak bilseniz o sigarayı içer misiniz?
 Hastalığın kendisini unutun (biraz zor ama) gözünüzün önüne bir kanser kliniğine gittiğinizi ve o korkunç testlere girdiğinizi getirmeye çalışın – ışın tedavisi vs. Artık yaşamınızın geri kalan kısmını değil ölümünüzü planlamaya başlıyorsunuz. Ailenize ve sevdiklerinize ne olacak, hayallerinize ve planlarınıza ne olacak?
  Sık sık kansere yakalanmış insanlar görürüz. Kendilerinin başına geleceğini hiç düşünmemişlerdir. İşin en acı veren yanı kanserin kendisinden çok, insanın kansere kendisi yüzünden yakalndığını bilmesidir.

 Sigara içtiğimiz sürece hep, ”Yarın bırakacağım,” deriz. Kendinizi sonunda gerçekten bırakan insanların yerine koymaya çalışın. Sigarayı gerçek haliyle görür ve yaşamlarının gerisini, “Neden kendimi bu kadar zaman sigara içmek zorunda hissetmişim? Keşke zamanı geriye alabilsem!” diyerek geçirirler.
  Sigaranın sağlığa verdiği zararlar hakkında birçok istatistik yapıldı. Fakat tiryakiler sigarayı bırakmaya karar vermedikleri sürece bunlarla ilgilenmezler. Yasal olarak zorunlu olan uyarı yazısı da bir zaman kaybıdır, çünkü insanlar büyük bir umursamazlıkla o yazıyı okumazlar, yanlışlıkla okuduklarında bile ilk yaptıkları şey bir sigara yakmak olur.
  Tiryakiler tıpkı bir mayına basmak gibi sigaranın da bazı insanların sağlığına zarar verip bazılarınınkine vermediğini sanırlar. Şunu aklınızdan çıkarmayın: her sigara nefesinde –şu anda sigara içiyorsanız– içinize kansere yol açan katranlı maddeler çekiyor ve ciğerlerinizi bunlarla dolduruyorsunuz. Nikotinin yol açtığı en kötü hastalık kanser değildir –daha kalp hastalıkları, atardamar sertleşmesi, amfizem, anjin, tromboz, kronik bronşit ve astım var.
  Tiryakiler bir de sigaranın korkunç etkilerinin abartıldığı yanılgısına düşerler. Tam tersine. Sigaranın bir numaralı ölüm nedeni olduğuna hiç kuşku yoktur. Sigaranın yol açtığı ya da kısmen etki ettiği birçok ölüm vakalarında sigara neden olarak gösterilmez ya da istatistiklere öyle geçmez.
  Bazı tahminlere göre evlerde çıkan yangınların yüzde kırk dördü sigaradan kaynaklanıyormuş. Acaba insanın bir sigara yakmak için gözünü bir anlığına yoldan ayırdığı anda meydana gelen trafik kazaları ne kadardır?
  Dikkatli araba kullananların bile başına gelmişdir: Araba kullanırken sigarayı yakmaya çalışırken birden o sigara düşer –hep de koltukların arasına düşer. Birçok tiryaki araba kullanırken aynı şeyi yapıyordur; bir eliyle yanan sigarayı ararken öbürü ile direksiyonu tutmaya çalışıyordur.
  Beynimizi yıkayan o asılsız inançlar yüz katlı bir binadan düşen bir adamın mantığını benimsememize neden olur. Düşerken ellinci katta, “Şimdilik daha bir şey yok” dediği duyulur.Şimdiye kadar bir şey olmadı diye bir sonraki sigarada da olmayacak diye düşünürüz.
  Olaya bir de tersten bakmaya çalışın. “Sigara içmek” yaşam boyu süren bir zincirdir ve her sigara bir diğerini istetir. Sigaraya başladığınızda ucunda bomba olan bir ipi ateşlemiş olursunuz yalnız İPİN NE KADAR UZUN OLDUĞUNU BİLEMEZSİNİZ ve her içtiğiniz sigara ile bombaya bir adım daha yaklaşmış olursunuz. BOMBANIN İÇTİĞİNİZ BİR SONRAKİ SİGARA İLE PATLAMAYACAĞINI NEREDEN BİLİYORSUNUZ?







*Bu makale Allen Carr tarafından yazılmııştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder